Astım

Astım nasıl bir hastalıktır?

Astım akciğerlerdeki hava yollarının çeşitli allerjenler ve tetikleyici uyaranların etkisi ile yaygın olarak daralması ve mikrobik olmayan iltihabı ile seyreden kronik bir hastalıktır.

Astımda akciğerlerde meydana gelen rahatsızlıkların iki farklı boyutu vardır:

  1. Daralma (Constriction): Akciğerlerdeki hava yollarının etrafındaki kaslar beraberce kasılarak hava yollarındabronkokonstriksiyon olarak adlandırılan daralmaya yol açar. Sonuçta, akciğerlere hanva giriş çıkışı, dolayısıyla da nefes alıp vermek zorlaşır.
  2. İltihaplanma (Inflammation): Hava yollarında eozinofil ve nötrofiller gibi iltihap hücrelerinin birikimi sonucu ortaya çıkan mikrobik olmayan bir iltihap söz konusudur.

Daralma ve iltihaplanma; hırıltılı solunum, öksürük, göğüste sıkışma hissi ve nefes darlığı gibi yakınmalara yol açabilir. Ayrıca, tedavi edilmediği takdirde, astım uzun vadede akciğer işlevlerinin kaybına da sebep olabilmektedir.

Herhangi bir allerjen veya tetikleyici faktörle karşılaşınca astımlı hastaların akciğerlerine giden hava yollarını çevreleyen kasların kasılması sonucu hava yolları daralır. Ayrıca hava yolları her zamankinden daha çok şişerek iltihaplanır ve yapışkan salgı yapımında artış nedeniyle nefes alıp vermeleri zorlaşır. Bütün bu olaylar sonucunda hava yolları “tıkanır”.

Astımın başlıca belirti ve bulguları nelerdir?

Astımınız kontrol altında olmadığı zamanlarda neler hissediyorsunuz? Bir türlü geçmek bilmeyen öksürük nöbetleriniz size hayatı zehir ediyor mu? Nefes alırken hırıltınız oluyor mu? Biraz yürüyünce veya dinlenirken nefes alamayıp boğuluyormuş gibi bir hisse kapılıyor musunuz? Göğsünüzde darlık mı hissediyorsunuz?

Astımlı hastaların çoğunda aşağıdaki klasik semptomların en az biri görülür:

Öksürük: Bir türlü kesilmeyen, geceleri başlayan veya daha da kötüleşen kuru ve inatçı nitelikte bir öksürüktür. Egzersiz ve soğuk hava öksürüğü arttırır Şiddetli öksürük göğüs ve karın kaslarında ağrılara neden olabilir. Özellikle orta ve ileri yaşlardaki hanım hastalarda öksürük sırasında idrar kaçırma görülebilir.

Hırıltı (“wheezing”): Akciğerdeki havanın daralmış bronşlardan dışarı çıkması sırasında özellikle nefes verirken duyulan ıslığa benzer sestir. Nefes alırken de duyulabilir ve bu astım krizinin daha ağır olduğunu düşündürür. Hastalar göğüslerinde ıslık sesine veya kedi mırıltısına benzer bir ses olduğunu söylerler.

Nefes Darlığı: Daralmış olan hava yollarından hava geçişinin bozulması sonucu ortaya çıkan, nefes alamıyormuş hatta boğuluyormuş gibi bir his olup özellikle nefes vermekte zorluk şeklindedir. Hafif astımda sadece yol yürümek, merdiven çıkmak gibi aktiviteler sırasında olur. Oysa ileri dönemde istirahat sırasında da hastayı rahatsız eder.

Göğüste sıkışma hissi: Bazı hastalarda, göğüs çevresi basınca uğrayıp sıkılıyormuş gibi bir his şeklinde sıkışma hissi olur.

Bu belirti ve bulgular özellikle doktorunuzun önerdiği tedavi planına uymadığınız veya bu tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda görülür. Astımın yaşam boyu sürebilen, sessiz ve sinsi bir rahatsızlık olduğu gerçeği bilinmelidir. Belirti ve bulguların olmadığı semptomsuz dönemlerde bile hava yollarınız daralmış ve iltihaplı olabilir. Bu yüzden de kendinizi iyi hissediyor olsanız dahi astımınızı sürekli olarak kontrol altında tutmak büyük önem taşır. Tedavi edilmediği durumlarda, astımın uzun vadede akciğerlerde işlev kaybına yol açabilecek bir hastalık olduğu unutulmamalıdır.

Astım semptomlarının alevlenmesine yol açan birtakım tetikleyiciler vardır. Bunların arasında allerjenler, enfeksiyonlar ve eviniz veya işyerinde karşılaşabileceğiniz çeşitli kimyasal maddeler, kuvvetli kokular veya buharlar sayılabilir. Herhangi bir tetikleyiciyle karşılaşıp tepki verdiğiniz zaman, hava yollarınız diğer tetikleyicilere karşı daha da hassaslaşır. Bundan dolayı, astımınızı sürekli olarak kontrol altında tutmanız önemlidir. Semptomlarınızın kuvvetli olmadığı zamanlarda bile hava yollarınız iltihaplı kalabilir.

Astıma neden olan durumlar (uyaranlar) nelerdir?

Astımın nedeni tam olarak bilinmese de, bu hastalıkta hava yollarının bazı uyaranlara aşırı duyarlı olduğu bilinmektedir. Çeşitli uyaranlar hava yollarını uyararak astım atağı oluşumuna neden olurlar. Bu uyaranları şöyle sıralayabiliriz:

  1. Allerjenler (allerjiye neden olan maddeler): Normal kişilere hiçbir zararı olamayan, ancak duyarlı kişilerde bağışıklık sistemini harekete geçirerek allerjik reaksiyona yol açan polenler, mantar sporları, ev tozu akarları, hayvan tüyleri gibi maddeler solunum yolu allerjenleri olarak bilinir. Bu allerjenlerle karşılaşma, allerjik astımı olan hastalarda allerjik reaksiyonu başlatır. Bu reaksiyon sırasında tahriş edici bazı kimyasal maddeler yapılır ve hava yollarındaki dokuların içene salınır. Sonuçta hastada bir astım atağı ortaya çıkar. Başlıca solunum yolu allerjenleri şunlardır:
  2. Polenler
    1. Çim polenleri
    2. Tahıl polenleri (arpa, buğday, yulaf, çavdar gibi)
    3. Ağaç polenleri (zeytin, meşe, kestane, ıhlamur, kavak gibi)
    4. Yabani bitkiler (çeşitli çalı ve otlar)
  3. Ev tozu akarları (mite’lar)
  4. Mantar sporları (küf)
  5. Hayvan tüy ve epiteli (kedi, köpek, kuş gibi)
  6. Böcekler (hamamböceği)
  7. İnfeksiyonlar: Solunum yolu infeksiyonları (soğuk algınlığı, grip, nezle) astımlı kişide hava yollarını uyararak astım atağını başlatabilir. Bu infeksiyonlar okul ve kreşe giden çocuklarda daha sık görülür.
  8. Hava değişimi: Mevsimsel değişimler, hava ısısındaki ani düşmeler ve nem oranının artması astımlı bir kişide hava yollarını uyararak astım atağını başlatabilir.
  9. Egzersiz: Astımlı bir kişide egzersiz hava yollarını uyararak astım atağına neden olabilir. Koşma ve takım oyunları gibi daha fazla enerji tüketimine neden olan sportif faaliyetler, birkaç dakika içinde bir astım atağına neden olabilir. Ancak bu nedenle astımlı kişilerde egzersizin engellenmesi söz konusu değildir. Egzersiz öncesi uygun ilaç alımı ile astım atağı önlenebilir. Amaç, egzersiz dahil hastalık belirti ve bulguları ortaya çıkmayacak şekilde tedavinin planlanmasıdır. İyi tedavi edilen astımlı bir bireyde egzersiz sonrası belirtiler olmamalıdır. Eğer oluyorsa, tedavi planının yeniden gözden geçirilmesi için bu durumu doktorunuza bildiriniz.
  10. İrritanlar (tahriş ediciler): Bu maddeler şöyle sıralanabilir: Sigara dumanı, hava kirliliği, parfüm ve deodoranlar, saç spreyleri, temizlik maddeleri, deterjanlar ve keskin kokular gibi bazı maddeler, duyarlı kişilerde bronşları tahriş ederek semptomları tetikleyebilir. Astımlı bir kişinin yaşadığı evin içinde hiç kimsenin sigara içmesine izin verilmemelidir.
  11. Mesleksel etkenler: Çalışanların işyerinde karşılaştığı maddelere bağlı olarak astım gelişebilir. Kişide önceleri hiçbir yakınma olmadığı halde, aylar hatta yıllar süren çalışma sonucunda astım belirtileri ortaya çıkabilir. Örnek olarak, bir veteriner hekimin kedi, köpek gibi hayvanlarla karşılaşması veya bir boya ustasının boya ve tiner gibi irritan maddeleri soluması astımı tetikleyebilir. Mesleksel allerjen ve irritanlardan korunmak amacıyla, işyerlerinde yeterli havalandırma sağlanmalı, gerektiğinde maske gibi koruyucu malzemeler kullanılmalıdır. Daha önceden astımı olduğu bilinen kişiler boyacılık, kuaförlük, fırıncılık, marangozluk gibi işlerde çalışmamalıdır.
  12. İlaçlar: Astımlıların yaklaşık %10’unda çeşitli ilaçlar önemli rol oynar. Bazı ilaçlar öksürüğe neden olur veya astım krizlerini başlatabilir. Yüksek tansiyon, koroner kalp hastalıkları ve migren tedavisinde kullanılan “beta bloker” ilaçlar, “ACE inhibitörleri”, glokom (göz tansiyonu) tedavisinde kullanılan bazı göz damlaları ameliyatlarda uygulanan genel anestezikler, aspirin ve benzeri ağrı kesici ve anti romatizmal ilaçlar, ilaçlı röntgen çekimlerinde uygulanan “iyotlu radyoopak maddeler” astım belirtilerinin ortaya çıkmasına veya mevcut astımın ağırlaşmasına neden olabilir. Bu nedenle, astımlılar başka sağlık sorunları ile gittikleri hekimlere de astım hastası olduklarını söylemelidir. Başka bir hekim tarafından verilen ilaçlar, astımı takip ve tedavi eden hekime danışıldıktan sonra kullanılmalıdır.
  13. Gıdalar: Yer fıstığı, balık, yumurta, süt, kabuklu deniz hayvanları, kuruyemişler, muz gibi bazı gıdalar güçlü allerjenik maddelerdir ve çocuklarda gıda alerjisine yol açabilir. Bu gıdalar duyarlı hastalarda astım ataklarını da tetikleyebilir. Ancak, erişkinlerde doğal gıdalar astımı nadiren tetikler. Hazır gıdalara renk, lezzet vermek ya da bozulmadan uzun süre saklamak amacıyla eklenen bazı kimyasal katkı maddeleri astımlılarda krizleri başlatabilir. Astımlılar boyalı-kolalı gazozlar, boyalı şekerler, hazır çorbalar, ketçap, mayonez ve hazır soslar içeren yemekler, boyalı dondurmalar, pastalar, salam, sosis, sucuk gibi katkı maddeleri içeren gıdaları yemekten kaçınmalıdır.
  14. Gastroözefajial reflü: Mide içeriğinin yemek borusuna geri gelmesidir. Gastroözefajial reflü ile kaçan asitli mide sıvısı göğüs kemiği altında ağrı, yanma ve baskı hissinin yanı sıra, refleks olarak hava yollarında daralma ve öksürüğe neden olur ve astım krizlerini başlatabilir. Korunma amacıyla az ve sık aralarla yemek yenmeli, ağır, yağlı ve baharatlı yiyecekler yenmemeli, alkol alınmamalıdır. Yemekten 4-5 saat geçmeden yatılmamalı ve yüksek yastık kullanılmalıdır. Reflüsü olan hastaların, mide asidini azaltan ve mide hareketlerini arttıran ilaçlar kullanması yararlı olur.
  15. Duygusal etkenler: Aşırı stres ve duygusal tepkiler astım tedavisini güçleştirir, astım krizlerine yol açabilir. Aşırı gülme ve ağlama, derin nefes alma sonucu hava yollarını uyararak astım krizlerini başlatabilir. Ayrıca duygusal sağlıktaki bozukluklar hastanın tedaviye uyumunu bozarak ilaçlarını kullanmasını ve hasta-hekim ilişkisini olumsuz yönde etkileyebilir. Astımlı hastalar, stresleriyle başa çıkma konusunda gereken önlemleri almalı, kendi başlarına yeterli olamadıkları durumlarda bir psikiyatri uzmanından destek almaktan çekinmemelidir.

Astımı tetikleyen faktörler nelerdir?

Allerjenler:

Allerjenler astımı tetikleyen faktörlerin başında gelir. Ev dışı ve ev içinde karşılaştığımız başlıca allerjenler şunlardır:

  • Polenler (çimen, tahıl, yabani ot ve ağaç polenleri)
  • Mantar sporları (küfler)
  • Hayvan tüy ve epiteli (kedi, köpek, kuş vb.)
  • Ev tozu akarları (mite)
  • Hamam böceği
  • Bazı gıdalar

Viral infeksiyonlar:

Solunum sisteminin viral infeksiyonları özellikle küçük çocuklarda astımı tetikleyici faktörlerin başında gelir. Viral infeksiyonlar hava yolları, burun, boğaz, akciğerler ve sinüslerde bir irritasyon yani tahriş oluşturur. Sonuç olarak, bu irritasyon astım ataklarını başlatır.

Sinüzitler:

Burun boşluğundaki sinüslerin iltihabı sinüzit olarak adlandırılır. Çocukluk çağında başlıca belirti ve bulgular geniz akıntısı, gece öksürüğü, lenf bezlerinde büyüme ve hırıltılı solunum şeklindedir. Erişkinlerde ise, bunlara ek olarak baş ağrısı ve sinüslerde basınç hissi veya ağrı yakınması olabilir. Sinüzite bağlı sümüksü müküs salgısının burun, boğaz ve bronşlara akması, astım ataklarını tetikler.

İrritan maddeler:

İrritan dediğimiz tahriş edici maddeler astımın tetiklenmesinde önemli rol oynar. Başlıca irritan maddeler:

  1. Parfümler, deodoranlar, spreyler, evlerde kullanılan temizlik malzemeleri ve deterjanlar gibi kuvvetli kokular, kızartma yemek kokuları, boya ve vernik kokusu
  2. Kömür tozu, tebeşir tozu veya pudra gibi kimyasal maddeler
  3. Hava kirliliği
  4. Sigara dumanı
  5. Havadaki meteorolojik değişiklikler (sıcaklık, basınç ve nem değişiklikleri, güçlü rüzgarlar)

Sigara dumanı:

Sigara kullanan kişilerde veya sigara dumanının pasif olarak solunması sonucu, kalp, damarlar ve solunum sistemi başta olmak üzere pek çok organda zararlı etkilerin ortaya çıktığı herkesçe bilinen bir gerçektir. Özellikle sigara içiminin yaygın olduğu ülkemizde sigara dumanının astımı tetikleyici faktörlerin başında geldiği unutulmamalıdır. Kadınlarda sigara kullanımının yaygınlaşmasına paralel olarak, anneleri sigara içen çocuklarda astım görülme sıklığının giderek arttığını ortaya koyan pek çok bilimsel çalışma vardır. Bu nedenle astımlı hastaların sigara kullanmamaları yeterli bir korunma önlemi olmayıp, evlerinde de kesinlikle sigara içilmesi önlenmelidir.

Egzersiz:

Egzersiz de astım atağını tetikleyebilir. Alerjik astımlı hastaların %85’inin egzersizden sonra hırıltı yakınması olduğu belirlenmiştir. Egzersiz sırasında solunan kuru hava ve havadaki karbon partikülleri de astımın tetiklenmesinde önemli faktörlerdir. Uzun mesafe koşuları astım semptomlarının ortaya çıkması açısından en riskli egzersiz türüdür. Astımlı hastalara önerilen en uygun sportif aktivite ise yüzmedir.

Gastroözefajial reflü:

Gastroözefajial reflü veya kısaca reflü, midenin asitli içeriğinin devamlı olarak yemek borusuna kaçmasıyla karakterize bir rahatsızlık olup astımlı hastalarda oldukça sık görülür. Göğüste yanma hissi ve ağza ekşi su gelmesi şeklinde belirtiler olabilir. Bu hastalarda özellikle gece gelen astım krizleri sıktır.

Endüstriyel ve mesleksel irritanlar:

Günümüzde sanayileşme ile birlikte endüstriyel atıklar hızla çevremizi ve soluduğumuz havayı kirletmektedir. Astımlı hastaların çeşitli buharlar, tozlar, gazlar ve dumanlarla mesleksel karşılaşmaları sonucu ciddi astım krizleri ortaya çıkmakta ve hastaların astımı giderek kötüleşmektedir. Tipik olarak, bu hastaların hafta sonları veya diğer tatil günlerinde birkaç günlüğüne işten ayrılmaları sonucu mesleksel astım belirti ve bulguları azalır.

İlaç duyarlılığı:

Astımlı erişkin hastaların %5-20’sinin ilaç duyarlılığı sonucu bir astım atağı geçirdikleri ortaya konmuştur. Duyarlı hastalarda astım ataklarını tetiklediği bilinen başlıca ilaçlar şunlardır:

  1. Aspirin
  2. Aspirin duyarlılığı olan hastalarda ibuprofen, indometazin, naproksen gibi “non steroid anti inflamatuar ilaçlar” diye bilinen bazı romatizma ilaçları ve ağrı kesiciler
  3. Bazı yiyecek ve içeceklere katkı maddesi olarak eklenen sülfitler
  4. Hipertansiyon ve bazı kalp hastalıklarının tedavisinde kullanılan “beta bloker” grubu ilaçlar

Astımlı hastalar, reçetesiz satılanlar da dahil olmak üzere herhangi bir ilaç almadan önce mutlaka astım tedavilerini üstlenen hekime danışmalıdır.

Duygusal stresler:

Duygusal stresler ve psikolojik bozukluklar, astım semptomlarını arttırarak bir astım krizini tetikleyebilir. Ancak bu psikolojik faktörlerin tek başına astım nedeni olmadığı, bir başka deyişle astımın psikolojik bir hastalık olmadığı bilinmelidir. Psikolojik stresler, astımlı bireylerde hastalığın kötüleşmesine yol açabilecek faktörlerin sadece biri olarak rol oynar.

Astım nasıl tedavi edilir?

Astım hava yollarında tıkanma, iltihaplanma ve uyaranlara aşırı cevaplılıkla karakterize, sürekli tıbbi takip ve tedavi gerektiren bir hastalıktır.

Astım tedavisinin dört aşaması şunlardır:

  1. Spirometri, zirve akım ölçümü (PEF metre) gibi objektif ölçümler kullanılarak akciğer fonksiyonlarının ve astım şiddetinin saptanması; bu verilerin ışığında tedavi sürecinin belirlenmesi,
  2. Hava yollarındaki iltihap ve daralmayı düzeltecek çeşitli ilaçlarla tedavi protokolünün belirlenmesi,
  3. Astım ataklarına neden olan veya tetikleyen faktörleri azaltmak için gerekli çevresel kontrol önlemlerinin alınması,
  4. Hasta (veya hastanın ebeveyni) ile tedaviyi üstlenen hekim arasında uygun diyalogun sağlanması ve hasta eğitimi.

Etkili astım tedavisinin beş hedefi vardır:

  1. Normal (veya normale yakın) akciğer fonksiyonlarının sürdürülmesi,
  2. Egzersiz de dahil olmak üzere normal fiziksel aktivitenin sürdürülmesi,
  3. Gece, sabaha karşı veya eforla ortaya çıkan öksürük gibi kronik ve rahatsız edici semptomların önlenmesi,
  4. Tekrarlayan astım krizlerinin önlenmesi,
  5. Astım ilaçlarına bağlı istenmeyen etkilerin önlenmesi.

Çevresel önlemler astım belirtilerini azaltır mı?

Astımlı hastaların %75-80’inin çeşitli alerjenlere duyarlılığı vardır. Bu alerjenlerle karşılaşmanın önlenmesi (veya en aza indirilmesi) alerjik astımlılarda semptomların ortaya çıkışını azaltacaktır. Bu amaçla, ev içi ve ev dışı Allerjenler ve irritanlarla teması azaltmak için gerekli çevresel kontrol önlemleri alınmalıdır.

Ev dışı allerjenlerden kaçınma:

Polen mevsimlerinde, havadaki polen yoğunluğunun fazla olduğu günlerde, nem oranının yüksek olduğu günlerde ve rüzgarlı havalarda çok gerekli olmadıkça dışarı çıkılmayıp evde oturulmalıdır. Havadaki polen yoğunluğu sabah erken saatlerde daha yüksek olduğundan, bu saatlerde dışarı çıkılmamalıdır. Rüzgarlı havalarda ve polen mevsimlerinde camlar açılmamalı, havalandırma için tercihan polen filtresi olan bir klima kullanılmalıdır.

Ev içi allerjenlerin azaltılması:

Ev tozu bileşenleri: Ev tozu kendi başına bir allerjen olmayıp içeriğinde ev tozu akarları, hayvan tüy ve epiteli, hamamböceği gibi çeşitli allerjenler bulunan bir karışımdır. Allerjisi olan bireylerin evlerinde hayvan beslenmemeli, en azından ev hayvanlarının yatak odasına girmesine izin verilmemelidir. Ev tozu akarları ve hamamböcekleri açısından da uygun kontrol önlemleri alınmalıdır.

Ev içindeki mantarlar (küfler): Mutfak, bodrum, banyo ve tuvaletler, gibi nem oranının yüksek olduğu alanlarda küf mantarları bulunabilir. Bu alanlar düzenli olarak temizlenmeli ve yeterince havalandırılması sağlanmalıdır. Bu amaçla, nem oranını %25-50 arasında ayarlayan nem azaltıcı cihazlar da kullanılabilir.

Astım tedavisinde hangi ilaçlar kullanılır?

Etkili bir astım tedavisi için, uygun ilaç ve dozaj seçimi önemlidir. Astım ilaçları başlıca anti inflamatuar (iltihap giderici) ve bronkodilatör (bronş genişletici) ilaçlar olarak ikiye ayrılır.

Anti inflamatuar (iltihap giderici) ilaçlar:

Anti inflamatuar ilaçlar akciğerlerde iltihap gelişimini önleyen ve gideren ilaçlardır.

Kortikosteroidler:

Kortikosteroidler, astım tedavisinde kullanılan en etkili anti inflamatuar ilaçlardır. Ağız yoluyla (tablet veya şurup şeklinde) veya inhalasyonla (ağızdan akciğerlere çekilerek) kullanılabilir. Hastanın astımı kontrolden çıktığında, kısa sürelerle ağız yoluyla kullanım gerekli olabilir. Ağız yoluyla uzun süreli kullanım sonucu kilo alma, kan basıncında yükselme, katarakt, kemiklerde zayıflama ve kırıklar, kas güçsüzlüğü ve vücutta şişme gibi istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir. İnhalasyon yoluyla kullanılan kortikosteroidler, astım tedavisinde oldukça etkili ve emniyetli ilaçlardır. Astımda akciğerlerde ortaya çıkan iltihabi durum üzerine etkili olduklarından, orta ve ileri derecedeki astım tedavisinde birinci öncelikle kullanılan ilaçlardır. Ağızda pamukçuk şeklinde mantar infeksiyonu ve ilaçta bulunan itici gazlara bağlı tahriş öksürüğü nadir olarak görülebilen bazı yan etkilerdir. Mantar infeksiyonu gelişimini önlemek için ilaç kullanıldıktan sonra suyla gargara yapılmalı ve ağız iyice çalkalanmalıdır.

Kromolin sodyum ve nedokromil:

Astım semptomlarını önlemek amacıyla, inhalasyon yoluyla kullanılan ilaçlardır. Kortikosteroidlere oranla daha zayıf etkili ilaçlardır ve ciddi bir yan etkileri yoktur. Bu ilaçlar daha çok çocukluk çağı astımında tercih edilir.

Lökotrien antagonistleri:

Hafif astım tedavisinde tek ilaç olarak, ağır astımlılarda ise diğer ilaçlara ek olarak kullanılabilen ilaçlardır. Astımın yanı sıra allerjik nezle tedavisinde de özellikle burun tıkanıklığı üzerine etkilidir. Ağız yoluyla kullanılan ilaçlardır. Erişkinler için 10 mg’lık tabletleri, çocuklar içinse 5 mg’lık çiğneme tabletleri ve 4 mg’lık granülleri vardır. Astımda inflamasyonda rol oynayan lökotrienllerin yapımını baskılayarak etki ederler.

Bronkodilatörler (bronş genişleticiler):

Bronkodilatörler, kasılmış olan bronş düz kaslarını gevşeterek bronşların genişlemesini sağlar. Beta 2 agonistler ve metil ksantinler (teofilin) başlıca bronş genişletici ilaçlardır:

Beta 2 agonistler:

Beta 2 agonistler, hava yolu düz kaslarını gevşeterek hava yollarındaki daralmayı önler. Tablet veya şurup şeklinde ağız yoluyla alınabilecekleri gibi, inhalasyon veya injeksiyon yoluyla da kullanılabilirler. İnjeksiyon genellikle acil durumlarda hastanede tercih edilen bir uygulamadır. Erişkin hastalarda akut astım krizlerinin tedavisi ve egzersize bağlı astımın önlenmesinde, inhalasyon yoluyla kullanılan ilaçlar etkilidir. Bu ilaçlar ölçülü doz inhaler, kuru toz kapsülleri, diskus, turbuhaler,veya nebül tarzında hastaların kullanımına sunulmuştur.

Metil ksantinler:

Astım tedavisinde kullanılan başlıca metil ksantin olan teofilin, hafif ve orta derecede bronş genişletici bir ilaç olarak etkilidir. Gece gelen astım ataklarını önlemek için yavaş salınımlı tablet veya kapsül formları kullanılabilir. Bronşlarda daha etkili bir genişleme sağlamak amacıyla beta 2 agonist ilaçlarla birlikte de kullanılabilir. Aynı zamanda zayıf anti inflamatuar etksi de vardır. Karın ağrısı, bulantı, kusma, sinirlilik ve uykusuzluk gibi yan etkileri görülebilir.

Astımda immunoterapi (aşı tedavisi) yapılır mı?

“Allerjen immunoterapisi”, veya halk arasında daha çok bilinen adıyla “allerji aşıları”, giderek artan dozlarda allerjenin hastaya yıllar süren bir dönem içinde verilmesi ve sonuçta mevcut allerjinin giderilmesi esasına dayanan bir tedavi şeklidir. Bugün için mevcut allerjiyi tamamen ortadan kaldırmaya yönelik yegane tedavi şeklidir. Allerji uzmanınız sizin (veya çocuğunuz) için allerji aşısı gerekip gerekmediğine karar verecektir.

Astımda olabilecek komplikasyonlar nelerdir?

Astım iyi kontrol edilirse, genellikle akciğerlerde kalıcı hasar yapmayan bir hastalıktır. Hastalık çok uzun yıllardan beri var olsa da, uygun tedavi ile akciğer fonksiyonları normale yakın olarak korunabilir. Astımda sorun bronşlarda olmasına karşın, birçok astımlıda üst solunum yolları (burun, boğaz, sinüsler) ve kulaklar ile ilgili problemler hastalığa eşlik edebilir. Astımlı çocuklarda sıklıkla kronik burun tıkanıklığı olur ve buna bağlı olarak kulak enfeksiyonları ve sinüzit meydana gelir. Buruna yönelik uygun tedaviler ile (burun temizliği ve doktorun önerisi ile diğer bazı ilaçlar) bu komplikasyonların olması önlenebilir.

Ayrıca, astım bazı psikolojik problemlere de neden olabilir. Ağır astımı olan çocuklarda okul devamsızlığı, spor etkinliklerine katılamama ve astım atağı sırasında acil olarak hastaneye başvurular bu duruma neden olabilir. Uygun tedavi alan bir çocukta astım kontrol altına alınarak bu problemlerin olması önlenebilir.

Çocukluk çağında astım nasıl seyreder?

Bebekler ve küçük çocuklar astımın alışılmış belirtilerini göstermeyebileceklerinden, çocukluk çağı astımı ile erişkinlerde görülen astım arasında bazı farklılıklar vardır. Çocukluk döneminde astım hızlı soluk alıp verme, gürültülü solunum, göğüste çekilmeler ve tıkanma gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Yeterince deneyimli olmayan hekimler, bu belirtilerin astıma bağlı olduğunu düşünmeyip bu semptomları bir infeksiyon olarak değerlendirip tedavi etmeye çalışabilirler.

Çocukluk çağı astımında tanıda güçlükler nelerdir?

Çocukluk çağı astımı erişkin dönemde başlayan astımla karşılaştırıldığında pek çok farklılıklar gösterir. İşte, bu nedenle çocukluk çağı astımının doğru tanısı, takibi ve tedavisi ancak hastayı izleyen hekimin bu konuda yeterli bilgi sahibi olmasına bağlıdır.

Çocukluk döneminde hastanın yakınmalarının hastadan çok anne-babadan alınması önemli bir farklılıktır. Ayrıca çocuklarda fizik muayene bulguları, hırıltı yakınması olduğunda akla gelebilecek diğer olası tanılar, astımı kötüleştiren faktörler, seçilecek astım ilaçları ve hastalığın seyri ve sonuçları erişkinlere göre farklılıklar gösterir.

Çocuklarda astım belirtileri nelerdir?

Anne-babalar çocuklarının aktif oyunlarda yaşıtlarına göre dayanıklılığının daha az olduğunu fark edebilirler; ya da çocuk öksürük veya hırıltı gibi yakınmaların ortaya çıkmasını önlemek amacıyla fiziksel aktivitesini sınırlayabilir. Nefes darlığı gibi daha güç fark edilen bazı astım belirtileri fark edilmeyebilir veya çocuk tarafından ifade edilemeyebilir. İşte bu nedenlerle, hekim tanısını büyük ölçüde anne-babanın gözlemlerine dayandıracaktır. Aralıklarla ortaya çıkan veya sürekli öksürük nöbeti yakınması, küçük çocuklarda gözlenen yegane astım semptomu olabilir.

Çocuklarda tanı açısından bazı ipuçları var mıdır?

Normal solunumun sessiz olması beklenir; fakat astımlı çocuklarda solunum gürültülü olabilir. Daralmış olan hava yollarından geçen hava akımı, bir türbülansa neden olarak “wheezing” olarak ifade edilen hırıltılı solunuma yol açar. Çocuklarda hırıltıya neden olan diğer rahatsızlıklar ise şunlardır:

  • Hava yollarına kaçan kuruyemiş gibi yabancı cisimler,
  • Yapısal anormallikler (hava yollarına baskı yaparak darlığa neden olan bir damar gibi),
  • Pnömoni (zatürree) ve bronşit gibi akciğer infeksiyonları, bebeklerde viral solunum yolu infeksiyonları,
  • Kistik fibroz ve bronkopulmoner displazi gibi diğer bazı akciğer hastalıkları,
  • Doğumsal kalp hastalıkları,
  • Gastroözefajial reflü hastalığı.

Bu sayılan hastalıklar çocukluk çağında sık görülür ve çocuklarda astım ayırıcı tanısında mutlaka düşünülmelidir.

Reaktif hava yolu hastalığı nedir?

Hırıltı semptomu ile seyreden ve bronkodilatör (bronş genişletici) ilaçlara yanıt veren bir grup hastalığa genel olarak “reaktif hava yolu hastalığı” denir. Astım da bu gruba dahildir. Ancak solunum yolu infeksiyonlarına bağlı olarak hırıltısı olan çocukların büyük bir bölümünde, reaktif hava yolu hastalığı belirtileri çok artmıştır. Reaktif hava yolu hastalığı ve astım ayırımını yapmak bazen çok güç olabilir ve bazen çocuğun yaşamının ilk birkaç yılında hırıltı yakınmasının devam edip etmediğinin gözlenmesi gerekebilir. Hırıltının sürekli olması astım lehine bir bulgudur.

Solunum yolu infeksiyonları ve allerjiler arasında bir ilişki var mıdır?

Solunum yolu infeksiyonları çocukluk çağında astımı kötüleştiren faktörlerin başında gelir. Sürekli olarak karşılaşılan ev tozu akarları, küf mantarları veya ev hayvanları gibi çevresel allerjenlere bağlı allerjik yanıtlar da astımın kötüleşmesine neden olur. Çocuklarda birkaç yaşına gelmeden önce herhangi bir duyarlılık gelişmeyeceği şeklindeki yanlış düşünce nedeniyle, mevcut allerjiler erken dönemde belirlenemeyebilir. Allerjik olduğundan şüphe edilen çok küçük yaştaki çocuklara da deri testleri yapılmalıdır. Ayrıca, çocukların hava yollarında kronik irritasyona yol açan sigara dumanı gibi nonspesifik irritanlardan da uzak kalmaları sağlanmalıdır. Yapılan çalışmalar, sigara içilen evlerde yaşayan çocukların daha sık solunum yolu infeksiyonu geçirdiğini ortaya koymuştur.

Çocukluk çağında astım tedavisi nasıl yapılır?

Çocukluk çağı astımının takibi için, astım semptomlarının anne-baba tarafından güvenilir bir şekilde gözlemlenmesi ve çocuğun solunum fonksiyonlarının spirometri (solunum testi) gibi objektif yöntemlerle değerlendirilmesi gereklidir. Okul öncesi çocuklarda, solunum yoluyla akciğerlere çekilerek kullanılan ilaçların etkili bir şekilde verilebilmesi için genellikle bir nebülizatör cihazı gereklidir. Okul çocuklarında ise, akciğerlere en fazla oranda ilacın gitmesini sağlayan basit cihazlarla birlikte “ölçülü doz inhaler” şeklindeki ilaçlar kullanılabilir.

Anne-babanın ilaçların etki ve yan etkileri hakkında bilgi sahibi olmaları önemlidir. Ağız yoluyla alınan ilaçlar, inhalasyon yoluyla kullanılan ilaçlara oranla daha sık yan etki oluşturur. Anne-baba çocuğun astım takibi ve tedavisini üstlenecek olan hekimle işbirliği yaparak en etkili tedavi şekli belirlenmelidir.

Günümüzde, astım semptomlarını kontrol etmek için her gün ilaç kullanma gereksinimi olan ve ölçülü doz inhalerleri kullanamayan küçük çocuklara, akciğerlere çekilerek kullanılacak ilaçların bir maske aracılığı ile verilmesini sağlayan ev tipi nebulizatör cihazları kullanılmaktadır. Nebulizatörler özellikle astım semptomları ağız yoluyla alınan bronş genişletici ilaçlarla yeterince kontrol altına alınamayan hastalarda yararlı olur.

Kromolin sodyum çocuklarda allerjik astım tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Mast hücrelerinden allerji semptomlarına yol açan kimyasal maddelerin salınmasını önleyerek etki eder. Düzenli kullanıldığında küçük çocukların astımında belirgin bir iyileşme sağlar. Bir nebulizatör veya ölçülü doz inhaler aracılığı ile akciğerlere çekilerek kullanılır. Bronkodilatör ilaçların uykusuzluk, sinirlilik, bulantı ve iştahsızlık gibi yan etkileri olabilir.

Ağız yoluyla alınan prednizolon (kortizon) gibi anti inflamatuar ilaçlar, şiddetli astım vakalarını kontrol altına almak için gerekli olabilir. Bu etkili ilaç, bilinen pek çok yan etkileri nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır. Yapılan çalışmalarda, kısa süreli prednizolon kullanımının etkili ve emniyetli olduğu, ancak çocuklarda yüksek dozlarda ve uzun süreli kullanımı sonucu büyüme geriliği (boy kısalığı) gelişebildiği gösterilmiştir. Tedavi düzenlenirken, tedavi etkinliğinin en üst düzeyde, astım ilaçlarına bağlı istenmeyen etkilerin ise olabildiğince düşük oranda görüleceği hassas denge göz önünde bulundurulmalıdır.

Çocuğun astım takip ve tedavi programına uyum sağlaması da çok önemlidir. Ergenlik çağından önce çocuklar anne-babalarının ilaçlarını alıp almadıklarını takip etmelerine ihtiyaç duyarlar. Oysa daha büyük yaştaki çocuklar ilaçlarının takibi ve doktor randevularının alınması gibi konularda kendileri sorumluluk almak isterler. Bir çocuğun astım kontrolunun güçleşmesi durumunda, hasta uyumunun iyi olmadığı ve anne-baba tarafından daha yakın takip gerektiği akla gelmelidir.

Anne-babalar genellikle hırıltıyı önlemek için çocuğun fiziksel aktivitesini kısıtlama eğilimindedir. Ancak, uygun ilaçlar kullanıldığında egzersizin çocuğun günlük tedavisinin bir parçası olduğu ve solunum fonksiyonlarının düzelmesine katkısı olacağı unutulmamalıdır. Çocukların normal ativitelere katılımları olabildiğince özendirilmelidir.

Anne-babalar sıklıkla şu soruları sorarlar:

  • Astımın doğal seyri nasıldır?
  • Çocuğum bu hastalığı yenebilecek mi?
  • Semptomlar düzelecek mi?

Ancak, ne yazık ki astım önceden belirlenebilen bir seyri olan bir hastalık değildir ve herhangi bir çocuğun hastalığının gidişatını önceden kestirmek mümkün olmaz. Bazı çocuklarda astım belirtileri ergenlik çağında düzelirken, bir kısmında ise daha da kötüleşir. Çoğu hastada hastalık belirtileri tamamen düzelmiş gibi görünse de, bu kişilerin akciğerleri uyaranlara daha duyarlıdır ve hayatlarının ileriki dönemlerinde tekrar astım problemi ile karşı karşıya kalabilirler. Genel olarak, çocukların çoğunda astım uygun ilaçlar ve izleme ile kontrol edilebilir. Astım kronik seyirli bir hastalıktır; ancak uygun ve yeterli tedavi ve izlemeyle, ilerleyici olarak kötüleşmesi önlenip normal akciğer fonksiyonları sürdürülebilir. Astımı olan bir çocuğun normal dayanıklılığını sürdürerek atletizm yapması bile mümkündür. Pek çok astımlı atletin olimpiyatlarda yarıştığı, hatta derece aldığı unutulmamalıdır.

Çocuklarda astım kontrol hedefleri erişkinlere oranla iki kat fazladır:

  1. Uygun ilaçlar kullanılarak astım kontrolü, astımlı çocuğun tetikleyici faktörlerden sakınması ve bir egzersiz programı izleyerek tekrarlayan astım belirtilerinin önlenmesi,
  2. Çocuğun kendisinin sağlıklı bir insan olduğunu, hasta bir kişi olmadığını düşünmesini sağlanması ve problemlerin üstesinden gelerek başarılı olabileceği konusunda özgüveninin gelişmesine yardım ederek psikolojik sağlığının üst düzeyde tutulması.

Aşağıdaki ünlülerin astımı olduğunu biliyor muydunuz?

  • John F. Kennedy (ABD’nin 35. Başkanı)
  • Jackie Joyner Kersee (Olimpiyat Şampiyonu Atlet)
  • Ludwig van Beethoven (Besteci)
  • Leonard Bernstein (Orkestra Şefi)
  • Elizabeth Taylor (Aktris)
  • Charles Dickens (Yazar)
  • Isaiah Thomas (Basketbol Oyuncusu)
  • Dominique Wilkens (Basketbol Oyuncusu)
  • Jim “Catfish” Hunter (Basketbol Oyuncusu)
  • Bob Hope (Sanatçı)
  • Samuel Johnson (Şair, Eleştirmen ve Yazar)
  • Greg Louganis (Olimpik Atlet)
  • Deli Petro (Rus Çarı)
  • Wiliam Tecumseh Sherman (B.D. İç Savaş Generali)

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir