Allerjik rinit (allerjik nezle)

Rinit (nezle) burun içindeki müköz zarların iltihabı olarak tanımlanabilir. Rinitler iki ana grupta incelenebilir:

1. Allerjik rinitler:

Polenler, ev tozu akarları, mantar sporları veya hayvan tüy ve deri döküntüleri gibi allerjenlerin neden olduğu rinitlerdir. Hapşırık, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ile burun, boğaz, gözler ve kulaklarda kaşıntı gibi yakınmalara neden olur.

Polenlerin neden olduğu allerjik rinitlerde yakınmalar, polen mevsimi olan ilkbahar, yaz ve sonbahar dönemlerinde mevsimsel olarak ortaya çıkar. Buna karşılık ev tozu akarları, mantarlar ve hayvansal allerjenlere bağlı allerjik rinitler yıl boyu sürer. Yakınmalar genellikle yirmili yaşlardan önce başlar ve tedavi edilmediği takdirde yaşam boyu sürer. Anne-babanın allerjik bünyeli olması, annenin sigara içmesi ve bebeğin anne sütü yerine yapay mamalarla beslenmesi durumunda hayatın daha erken dönemlerinde başlayabilir.

Muayene bulguları nelerdir?

Allerjik rinit tanısında yapılacak burun muayenesi oldukça önem taşır (Resim-1).

Resim 1

Resim 1

Resim-2 ‘de normal bir burunun iç yapısı, Resim-3’te ise alerjik rinitli bir hastanın burun içi gösterilmiştir.

Resim-2

Resim 2

Resim-3

Resim 3

Allerjik rinitli bir hastanın burun muayenesinde burun içindeki zarların şiş, ödemli, donuk mavi-mor renkte olduğu gözlenir (Resim-4).

Resim-4a

Resim 4a: Normal burun mukozası

Resim-4

Resim 4b: Allerjik Rinitli burun mukozası

Genellikle bu bulgulara şeffaf su gibi bir salgı artışı eşlik eder. Ayrıca göz altlarında parlak kahverengi-morumsu bir renk değişimi (allergic shiners) (Resim-5), göz altlarında çizgilenme (Dennie-Morgan çizgisi) (Resim-6) ve burun kaşımaya bağlı olarak burun alt 1/3 kısmında yatay bir çizgi oluşumu (nasal crease) gözlenebilir (Resim-7).

Resim 5

Resim 5

Resim 6

Resim 6

Resim 7

Resim 7

Allerjiden gözler de etkilenmiş ve allerjik konjuktivit gelişmişse gözyaşı salgısı artmış olup gözler kızarık ve kaşıntılıdır (Resim-8).

Resim 8

Resim 8

Tanı için gerekli başlıca laboratuar yöntemleri nelerdir?

Burun mukozasında eozinofil adı veren hücrelerin artmış olduğunun gösterilmesi allerjik rinit tanısını destekler. Bunun için ucuna pamuk sarılmış bir çubukla burun sürüntüsü alınır (Resim-9).

Resim 9

Resim 9

Alınan bu sürüntü bir lam üzerine yayıldıktan sonra (Resim-10) uygun bir yöntemle boyanır (Resim-11).

Resim 10

Resim 10

Resim 11

Resim 11

Mikroskopla incelenen preparatta eozinofillerin görülmesi (Resim-12) büyük olasılıkla allerjik rinit lehinedir.

Resim 12

Resim 12

Tanıda bugün için en geçerli yöntem allerji deri testleri ile sorumlu allerjenlerin belirlenmesidir. Allerji deri testleri ile allerjenler belirlendikten sonra tedavi planlanır.

Allerjik rinit nasıl tedavi edilir?

Ev içi allerjenlere duyarlı olan hastalar, ev tozu akarları ve evcil hayvanların alerjenlerinden kendilerini sakınmak için bazı çevresel kontrol önlemleri alarak karşılaştıkları allerjen yoğunluğunu bir ölçüde azaltabilirler. Çevresel kontrol önlemlerinin yeterli olmadığı ve hastanın yakınmalarının devam ettiği durumlarda ise ilaç tedavisine geçilir.

Tıbbi tedavide, ağız yoluyla alınan antihistamin grubu ilaçlar ve dekonjestanların yanı sıra kortikosteroidli burun spreyleri kullanılabilir. Ancak, bu ilaçlar hastalığa ait belirti ve bulguları kullanıldıkları sürece geçici olarak baskılayan (semptomatik) ilaçlardır ve kesilmeleri durumunda yakınmalar tekrar ortaya çıkar. Bu ilaçların konunun uzmanı bir hekimin önerileri doğrultusunda kullanılmaları gerektiği unutulmamalıdır.

“İmmunoterapi” veya halk arasında bilinen adıyla “aşı tedavisi” ise, sorumlu allerjenlerin düşük konsantrasyon ve dozlardan başlanarak belirli aralıklarla ve giderek artan dozlarda deri altına injekte edilmesi şeklinde uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi, direkt olarak bağışıklık sistemine etki ederek temeldeki allerjik mekanizmayı ortadan kaldırdığından, hastalar tam olarak düzelmekte ve ilaç gereksinimleri tamamen ortadan kalkmaktadır. Çevre kontrol önlemleri ve çeşitli ilaçlarla yakınmaları tam olarak baskılanamayan hastalar ile yakınmaları uzun süren ve sürekli ilaç kullanma durumunda olan hastalar için immunoterapi en uygun tedavi seçeneğidir. Ayrıca, yapılan bilimsel çalışmalar immunoterapi uygulanan hastalarda astım gelişim riskinin de anlamlı olarak azaldığını ortaya koymuştur.

2. Allerjik olmayan (non-allerjik) rinitler:

  • Vazomotor rinit (irritan rinit): İs, çeşitli kokular, sıcaklık, atmosferik değişiklikler, sigara dumanı ve diğer irritanlarla yakınmaların tetiklendiği ve nedeni kesin olarak bilinmeyen bir nezle şeklidir. Daha çok erişkinleri etkiler ve yıl boyu süren yakınmalara (özellikle burun tıkanıklığı) neden olur. Bu hastalığın tedavisi için genellikle dekonjestanlar kullanılmakla birlikte yakınmaları tam olarak geçiren bir tedavi yoktur. Düzenli yapılan egzersizlerin yararı olabilir. Gebelik, tiroid hormonları ve bazı özel ilaçların kullanımı sırasında da benzer belirtiler olabilir. Tiroid hormon yetersizliği saptanırsa, tedavide tiroid hormonu yararlı olabilir.
  • Allerjik olmayan eozinofilik rinit: Allerjik rinitlerdekine benzer şekilde, sık ve tekrarlayan hapşırık ve burun akıntısı şeklinde yakınmalar vardır. Havadaki basınç değişiklikleri ve çevresel değişikliklerle yakınmalar artabilir. Bu tip rinitlerde allerji testleri negatiftir ve nazal polipler sık rastlanan bir komplikasyon olalarak görülebilir. Tedavide antihistaminler, dekonjestanlar ve kortikosteroidli burun spreyleri pek çok hastada yakınmaları azaltır.
  • Rinitis medikomentoza (ilaca bağlı nezle): Otrivine ve İliadin gibi tıkanıklık giderici burun spreylerinin uzun süre kullanılmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Bu tipteki rinitlerde şiddetli burun tıkanıklığı yakınması ön plandadır. En ideal tedavi, neden olan tıkanıklık giderici burun spreyinin kesilmesidir. Bu sırada bir süre hekim kontrolünde kortikosteroidli burun spreyleri kullanılabilir.
  • Nötrofilik rinosinüzit: Bakteriyel sinüzitle ilişkili olabileceği gibi, soğuk algınlığı ve grip sonucu da gelişebilir. Geniz akıntısı, sinüs ağrısı ve iltihaplı burun akıntılarına yol açar. Dekonjestanlar, tuzlu su içeren burun damlaları ve uygun antibiyotiklerle tedavi edilmelidir.
  • Yapısal rinitler: Doğumsal bir bozukluk veya sonradan gelişen bir hasara bağlı olarak burun içinde ortaya çıkan yapısal bozuklukların neden olduğu rinitlerdir. Hastalarda genellikle yıl boyu süren burun tıkanıklığı vardır ve burunun bir tarafı diğerine oranla daha fazla etkilenir. Mevcut bozukluğu düzeltmek için cerrahi girişim gerekebilir.
  • Nazal polipler: Burun içindeki müköz zarların büyümesi sonucu ortaya çıkan ve burun tıkanıklığı ile koku duyusunda kayba neden olan oluşumlardır. Yakınmalar genellikle yıl boyu sürer. Hastaların yaşı 20-40 arasındadır. Nazal polipler, aspirin duyarlılığı ve astım ile birlikte olabilir (Samter triadı). Ayrıca tekrarlayan sinüzit ataklarına yol açabilir. Tedavide dekonjestanlar, kortikosteroidli burun spreyleri ve ağız yoluyla alınan kortikosteroidli ilaçlarla geçici düzelme sağlanabilir. Poliplerin cerrahi olarak çıkarılmaları söz konusu olabilir; ancak tekrarlama eğilimi olduğu unutulmamalıdır.
  • Burundaki yabancı cisimler: Küçük çocuklar oyun oynarken bazı cisimleri ağız ve burun boşluklarına sokabilirler. Buruna kaçan yabancı cisimler rinit bulgularına neden olabilir. Resim-13’te burun boşluğuna sokulmuş olan metal bir obje sinüs grafisinde görülmektedir.
Resim 13

Resim 13

Bu metal cisim, küçük cerrahi bir müdahaleyle başarılı bir şekilde çıkartılmıştır (Resim-14)

Resim 14

Resim 14

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir